top of page

Ezeli Rekabet Ebedi Düşmanlık



Arjantin, tüm futbolseverler ve futbol tarihi için yeri dolmayacak olan adeta futbol ile yatıp futbol ile kalkan bir Güney Amerika ülkesi. Futbolun içindeki öfkenin de bir nevi yaşam tarzı olduğu bu ülke için futbol bir spordan çok daha fazlası. Bir ölüm kalım meselesi.


Futbolun İki Zıt Kutbu - Gallinas vs Bosteros

River Plate 1901 yılında Buenos Aires’in fakir mahallesi La Boca’da kurulur. River Plate’de yer bulamayan üç genç ise birlikte Boca Juniors’ı kurarlar. 1900 lerin başında aynı mahallede kurulmuş olan bu iki takım aslında ebedi bir düşmanlığın da ekilmiş iki tohumudur.

Daha sonra Rive Plate, Buenos Aires’in zengin kesimi olan Nunez’e taşınır ve böylece Boca Juniors La Boca’da tek başına kalır. Bu değişim iki takım için bir konum değişikliğinden çok daha fazlasını simgelemektedir. Bundan sonra River Plate taraftarı için Bocalılar bosteros yani “leş kokan”lar, Boca taraftarları için River Plateliler ise gallinas yani “korkak tavuk”lardır.

Bir sınıf çatışmasına dönen bu rekabete futbol ev sahipliği yapar ve adeta 90 dakikalık savaşlar sonucu bir taraf bütün yıl beklediği o mutluluğa kavuşur. Birçok Boca Juniorslu veya River Plateli taraftar için Superclásico yu kazanmak şampiyonluktan bile değerlidir.




Rekabete Kan Sıçrayan Tarihler

Bu rekabet zaman zaman 90 dakikanın ötesine sıçrar. Maç öncesi ve sonrası olanlar bir nevi 90 dakikalık futbol sahnesinin bir formalite olduğunu bizlere gösterir. Arjantinliler için asıl önemli olan şey rakibe duyulan nefretin doruklarda hissedilmesidir. Futbol bu his için sadece bir aracıdır aslında.

Bu rekabet geçmişinde öyle anlar barındırır ki buna spor veya futbol demek bu kültürün kaldırabileceği bir şey değildir. Buna sadece “vahşet” denilebilir. Şimdi gelin bu düşmanlık sonucu ortaya çıkmış spor tarihinde kara bir leke olarak hafızalara kazınan iki olaya bakalım.

Puerta 12 Trajedisi


Bu olaylardan ilki 23 Haziran 1968’de River Plate’in stadı El Monumental’de gerçekleşti. Boca Juniors taraftarlarının yakıp River Plate tribünlerine fırlattığı kağıt parçalarının yarattığı panik sonucu El Monumental’in 12 numaralı çıkış kapısında çok büyük bir izdiham yaşandı ve bu izdiham sonucu yaş ortalaması 19 olan 71 River Plate taraftarı yaşamını kaybetti. Bu facia sonucunda ne bir soruşturma açıldı ne de herhangi bir aydınlatma girişiminde bulunuldu. Tarihe Puerta 12 Trajedisi olarak geçen bu olay arkasında onlarca genç futbolseverin cansız bedenini bıraktı.




Şimdi Skor 2-2


30 Nisan 1994 günü Boca Juniors’un mabedi La Bombonera’da gerçekleşen Superclasico’nun favorisi bütün otoritelerce River Plate idi. Böylesi bir rekabette deplasmanda favori gösterilmek ortamı germek için son derece yeterli olmuştu. Maç oynandı ve otoritelerin beklentisini yanıltmayan River Plate maçı 2-0 kazandı. Bu sonuç bu derbiyi tarihe geçirmek için yeterli değildi ve ne yazık ki bu derbi yeşil sahalardaki futboldan dolayı değil maç sonrası çıkan kanlı olaylardan dolayı tarihe geçti. Maç sonrası Boca Juniors taraftarlarının açmış olduğu ateşli saldırı sonucu 2 River Plate taraftarı yaşamını kaybetti. Bu ölümler tek başına bir vahşetken bunu çok derinlerde hissetmemize neden olan şey ise Boca taraftarlarının duvarlara yazdığı yazılardı. Duvarlarda “Şimdi skor 2-2 oldu.” Yazıyordu. Bu sefer bu olay meçhul kalmadı ve saldırıdan sorumlu kişiler tutuklanarak hapse atıldı. Bunun üzerine yine insan aklının sınırlarını zorlayan bir olay daha gerçekleşti ve diğer maçta Bocalı taraftarlar tribünlerde “Kahramanlarımız, sizinle gurur duyuyoruz.” şeklinde pankart açtılar. Buradaki kahramanlar ise takımının haklı galibiyetini kutlamak isteyen insanların canını almış olan katillerdi.



Bu rekabet sadece yukarıda anlattığım iki trajedik olayla bile sınırlandırılamayacak kadar büyüktür. River Plateliler için sarı-lacivert, Bocalılar için ise kırmızı-beyaz hayatlarında asla yan yana getirmedikleri renklerdir. Hatta bir River Plate taraftarının vasiyet olarak tabutunun Boca bayrağıyla sarılmasını istemesi bile bilinir ki bunun nedeni River Plate taraftarlarının arkasından üzülmesini değil, bir Bocalının öldüğünü düşünüp “dünyadan bir pislik daha yok oldu” diye sevinmesini istemesidir.


Bu yazının sonunu ise Arjantinli gazeteci Herman Soro’nun sözleri ile bitirmek istiyorum.

“Güney Amerika’da futbol bir ölüm-kalım meselesidir. Avrupa’da taraftarlar normal bir yaşam standardıyla mutlu olabilirler. Fakat Arjantin’de mutlu olanlar sadece tuttuğu takımın son maçından galibiyetle ayrılanlardır.”




bottom of page